İş

Fırsat verilirse çalışanların yüzde 67’si başka bir şehre göç edecek.

Türkiye’nin en büyük online istihdam platformu Yolcu.net, Deprem Sonrası Çalışma Hayatı Araştırması sonuçlarını açıkladı. Curiocity Research iş birliğiyle yürütülen araştırma, Şubat ayında meydana gelen depremin iş dünyasını nasıl etkilediğine dair hem çalışanlar hem de işverenler açısından dikkat çekici bilgiler ortaya koyuyor. Araştırmaya göre; Çalışanların yüzde 89’u, patronların yüzde 92’si panik halinde. Araştırmaya katılan her 5 çalışandan biri deprem nedeniyle evini veya şehrini değiştirdiğini veya değiştirmeyi düşündüğünü söylüyor. Değişmeyen veya değişmeyi düşünmeyen çalışanlar artık kiralama bedelini gösteriyor. Bu süreçte patronlara çok değerli sorumluluklar düştüğünü söyleyen Yolcu.net CEO’su Fatih Uysal, şirketlerin bu çalkantılı dönemde çalışanlarını daha çok dinlemesi gerektiğine dikkat çekiyor.

İçgörü sağlayacak araştırmasıyla iş dünyasının nabzını tutan Occupy.net, 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve 11 ilimizi etkileyen depremlerin çalışma hayatına etkilerini “Deprem Sonrası Çalışma Hayatı” araştırması ile gözler önüne seriyor. Curiocity Research ile işbirliği içinde yürütüldü. Nisan ayında 1262 çalışan ve 1522 insan kaynakları profesyoneli ve şirket yöneticisinin katılımıyla gerçekleştirilen araştırma; İstanbul, İzmir gibi deprem riski taşıyan illerde telaşın daha fazla olduğunu gösteriyor.

 

Ev değiştirememenin en büyük sebebi yüksek kiralardır.

Deprem Sonrası Çalışma Hayatı Araştırması Çalışan Raporu’na göre çalışanların yüzde 89’u deprem paniği yaşıyor. Özellikle kadınlarda ve İstanbul – İzmir illerinde yaşayanlarda tremor titremesinin belirgin olduğu görülmektedir. Katılımcıların yüzde 37’si konutunun depreme dayanıklı olduğunu söylerken, yüzde 19’u sağlam olup olmadığını bilmediğini söylüyor. Araştırmaya göre çalışanların yüzde 19’u yani her 5 çalışandan biri deprem nedeniyle konutunu değiştirdiğini veya değiştirmeyi düşündüğünü belirtiyor. İkametgah değiştirenlerin yüzde 59’u ildeki başka bir konuta gittiğini veya gideceğini, yüzde 35’i ise başka bir haneye gittiğini veya gideceğini belirtiyor. Kira bedelleri yüzde 49’luk oranla konut değiştirmenin en sakıncalı nedenleri arasında yer alıyor.

 

Deprem sonrası işini değiştirmeyi düşünen çalışanların oranı ise yüzde 30.

Ankete katılan çalışanların yaklaşık yüzde 30’u depremden sonra işlerini değiştirmeyi düşünüyor. Bu kişiler çoğunlukla; İstanbul’da ikamet edenler ve 26-35 yaş arası erkek çalışanlar olarak dikkat çekmektedir. İş değiştirmeyi düşünenler, depremden sonra bakış açılarının değiştiğini ve aileleriyle daha fazla vakit geçirmek istediklerini, yaşadıkları şehirde depreme hazırlık yapılmadığını belirtiyorlar. Ankete katılan çalışanların büyük çoğunluğu yüzde 76’sı tamamen ofisten çalıştıklarını belirtiyor. Hibrit, esnek veya uzaktan çalışma modellerini uygulayanların oranı yüzde 10’un altında kalıyor. Çalışma modelinin buna uygun olması durumunda şehir değiştirebileceğini belirtenlerin oranı yüzde 67 olurken, bu oran daha çok İstanbul’da yaşayan ve 26-40 yaş aralığındakilerden oluştu.  Deprem sonrası sivil toplum kuruluşlarına ilgi artarken, çalışanların yüzde 38’i bir STK veya derneğe üye olmayı düşündüğünü bildirdi.

 

Deprem sonrasında çalışanların olumsuz duyguları da ağır basmaktadır. Araştırmaya göre çalışanların yüzde 50’ye yakını kendini mutsuz, yorgun ve bitkin olarak tanımlıyor.

Çalışanlar, deprem bölgesi için şirketlerinin önlemlerini ‘yeterli’ buluyor

Çalışanların yüzde 47’si çalıştığı şirketin deprem bölgesi için önlem aldığını söylerken, yüzde 15’i bu konuda bilgisi olmadığını söylüyor. Çalışanların büyük çoğunluğu, yaklaşık yüzde 60’ı, şirketlerinin deprem bölgesi için aldığı önlemleri yeterli buluyor. Şirketlerinin uygulamalarını yetersiz bulan çalışanların yüzde 70’i bunun nedeni olarak eylemlerin sürdürülebilir olmadığını düşündüklerini belirtiyor.

 

İlkyardım ve manevi güçlendirme eğitimi veren firmalar çoğunluktadır.

Deprem Sonrası İş Hayatı Araştırması’nın Patron Raporu, deprem sonrası şirketlerin planlarının nasıl değiştiğine de odaklanıyor. Araştırmaya katılan 1522 İnsan Kaynakları profesyoneli veya şirket yöneticisinin yüzde 43’ü 100-1000 arası çalışana sahip, yüzde 55’i İstanbul’da yaşıyor. Başta Üretim/Sanayi İşleri, Otomotiv, Sağlık ve Dokuma olmak üzere farklı departmanlarda faaliyet gösteren yöneticilerin yüzde 83’ü   işyerinin depremden etkilenmediğini belirtmektedir. Öte yandan deprem kaygısı yaşadığını söyleyenlerin oranı ise yüzde 92. Deprem felaketinden sonra şirketlerin yüzde 76’sı maddi yardımda bulunduğunu, yüzde 64’ü yardımda bulunduğunu, yüzde 27’si ise deprem bölgesinde çalışanlarına takviye sağladığını belirtiyor.

 

Çalışanlarına beyin sarsıntısı/afet/ilk yardım/psikolojik destek konusunda eğitim veren veya vermeyi düşünen firmalar yüzde 70 ile dikkat çekiyor. Patronların yüzde 81’i beyin sarsıntısı sonrası çalışma modelinde bir değişiklik olmadığını belirtiyor.

 

Şirketlerin %84’ü deprem sonrası istihdam planlarını değiştirmeyeceğini belirtiyor. Değişiklik yapacağım diyen firmalar daha çok bu değişikliğin artış yönünde olacağını söylüyor. Göç nedeniyle oluşabilecek yetenek kaybını önlemek için şirketlerin yüzde 27’si daha fazla işe alım ve uzaktan çalışma seçeneğini değerlendirebileceklerini belirtti. Yüzde 15’i, çalışanlarını elde tutmak için cazip maaş artışları veya yan haklar sunabileceklerini söylüyor.

 

Fatih Uysal: “Daha fazla empati kurduğumuz çalışma alanları yaratmamız gerekiyor”

Depremin yaralarını sarmaya devam ederken, deprem nedeniyle değerli değişimler yaşayan çalışma hayatı, araştırma sonuçlarını şöyle değerlendirdi: Patronlara çok değerli görevler düşüyor. Patronların öncelikli olarak çalışanlarının ihtiyaçlarını karşılamaya ve hayatlarını kolaylaştıracak adımlar atmaya odaklanması gerekiyor. Şirketler, çalışanlarının STK üyeliğini desteklemek için adımlar atarak, çalışanlarının topluma yararlı olma duygularını ve anlam arama ihtiyaçlarını beslememeleri için rehberlik edebilir. Ayrıca periyodik olarak verilen kurum içi eğitimler, hem çalışanların olası afet durumlarına hazırlanmaları hem de afet sonrası zihinsel olarak güçlenmeleri açısından son derece değerlidir. Daha esnek bir çalışma ortamı, yan haklar ve farkındalığı artıracak eğitim programları, günümüzde şirketlerin yetenekleri çekmek ve elde tutmak için en büyük kozları haline geldi. Afetler, salgın hastalıklar, ekonomik krizler, savaşlar insanların her anlamda zorlandığı dönemlerdir. Bu nedenle iş hayatında daha insan odaklı ve çok daha fazla empati kuran çalışma ortamları yaratmamız gerekiyor.”

Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren Curiocity Araştırma Kurucusu Fulya Durmuş, “Ekonomide yaşanan dalgalanmalar nedeniyle tüketici inancının tarihinin en büyük gerilemesine ulaştığı bu günlerde, depremin yarattığı üzüntü, kaygı ve korkular da başı çekiyor. insanların kendi imkanları çerçevesinde hayatlarını gözden geçirmeleri ve değişim analizlerini düşünmeleri, plan yapmaları veya aksiyon almaları.. Metropoller her iki açıdan da en büyük riski taşıyan illerdir, dolayısıyla çalışanların büyük şehirlerden uzaklaşma isteği adaydır. yakın gelecekte ülkemizin demografik değişiminde değerli bir halka olmak.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

haber-yakutiye.xyz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu